Sol düşünceden başlayalım, yani sağ gösterip sol vuralım, der gibi; mizahi yaklaşım olsun. Sol düşünce, sosyal fayda komünlerin bir araya gelerek ve başta devlet sosyalizminin oluşturduğu, Rusya ve Çin' nin öncülüğünü yaptığı, sosyal adaleti içerdiği kapsadığını belirten ideolojik siyâset yöntemidir.
Herkeze eşit dağıtım yapan sözde, küçük paylarla insanları mutlu etmeye çalışan devlet tekelidir. Tek tip binalar, tek tip insanlar, tek tip düşünce üretimi ve baskın gurupların hüküm sürdüğü devlet düzeni. Sosyalist birine sorsak, yaşam biçimi olarak, sosyalizmi öve öve bitiremez, bir yandanda ben niye insanlarla eşit paylaşıyorum ki; zihnin arka planında hep sağ jargon, Liberal- Kapitalist anlayış hep vardır. Yâni ben üretiyorum, ben kazanıyorum en çok benim hakkım, servet, para, güç, Kapital- Liberal söyleme geçiş, buradaki sistemde, azınlığın çoğunluğa tahakkümü, bırakın yapsınlar, bırakın tüketsinler, yaşamak sizinde hakkınız, ne kadar çok tüketirseniz o kadar iyi vatandaşsınız, sağ liberal muhafazakâr gözlük, burada kapitalizmin çarkları, tüketim ve haz kültürü üzerine kurulu iken, bireysel fayda, toplumsal refah, faydacılık, pragmatizmle insanları uyuturlar ve zengin daha zengin kapitalist,fakir orta tabaka diye bir şey kalmaz, gariban sınıf alt tabaka ortaya çıkar.
Serbest piyasa ekonomisinin kuralları gerçekte serbest değil, aksine kısıtlı, engeller, tarifeler tröst dediğimiz, kapital şirketler tarafından hükûmet ve yönetimlere dayatılır. Artıkım kapitalizmin çarkları arasında insan öğütülür, sağ liberal muhafazakâr düşünceye sahip kişi aslında, hegemonik güç ve servetin biblosu kölesi olmuş artıkım, efendisine itaât ve köle gibi asgarî ücret karşılığında gece gündüz bir ömür boyu çalışmakta ve âdeta sömürü ocağında, fırında yanmış, evde aç sefil dışarı çıkamayan, tatil yapamayan, ruhunu ve bedenini az bir metâ karşılığı satmış bir esirdir artık.
Buradada, Amerika, Vahşi Batı ve Beyaz Adam ortaya çıkar. Kan, zulüm, gözyaşı üzerine semirdikçe semiren hatta obez olan yoz kültür, insan hakları, demokrasi ve özgürlük özelinde, mutlu ve refah ülkesi, herkes mutlu ve umutlu olacak tartışmasız, diyerekten insanları esir alırlar.
Sağ liberal düşünce adı altında kapitalizmi, yüksek faydacılığı bir ekmek pahasına karneyle insanlara dağıtarak, işte dünyaya refah ve demokrasi götürüyoruz diyerek, savaş ve sömürü artı, ekonomik hegemonyadan arta kalan ganimetler, insanlara yardım götürüyoruz, riyâsıyla ülûfe dağıtıp, göz boyaması yaparak, bireyci, çıkarcı, toplumsal refahı dağıtmayan tekeli oluştururlar. Bu hazin duruma dur diyecek olan sistem, sosyal adâlet, âdil paylaşım düzeni ve hakkaniyetli bir bölüşümdür. Büyük balığın küçük balığı yemediği, neme lâzımcılığın hüküm sürmediği, âdil ilâhi ruhtan üflenmiş, adâlet ve sosyal adâleti sağlayan yegâne nizam islam nizamıdır.
Ne devlet kapitalizmi ne de bireysel kapitalizm, sağ ve sol jargon yaramıza merhem olamayacaktır....
Günün birinde insanlar, nâ ehil değil, ehil insanlar, sosyal adâleti ve ilâhi yasayı, yâni hâk ve adâleti yeryüzünde tesis edecek, birbirini yemenin, biribirine yumruk atmanın , kuyusunu kazmanın, hep ben, ben, ben, demenin yanlış ve YOK eden tahrip gücünü anlayacak ve bu şeytânî ve nefsânî ihtirastan vazgeçecektir.
Bu gibi soruları çoğaltıp, kendimize sorarsak eğer; neyin faydalı, neyin zararlı, hangi enstrümanlarla kandırılıp oyuna geldiğimizi fevkalâdelikle anlayabiliriz. İnce düşünürsek şayet.
Soru sormak; ilmin yarısıdır, der, Hz Ali (R.A).
Hoşça kalınız...