Vicdanı, adaleti, cesareti ve merhameti emsalsiz bir milletin uyanışı..!
Çok değerli okuyucular...
'Milli Düşünce' gazetemizin 2. sayısı çok önemli bir tarih olan 15 Temmuz’a denk düşen bir süreçte yayına hazırlandı. Bu vesileyle sayfa sayısına ilave yaptık, günün anlamına önemine uygun haber yorum ve açıklamalar koyduk.
Değerli yazarlarımız ve hocalarımız; aziz milletimizin tarih boyunca karşılaştığı darbeleri sebeplerini ve sonuçlarını ayrıntılı olarak irdeleyerek sizlere sundular.
Binlerce yıllık tarihimizin altın sayfalarında aziz milletimizin şanla, şerefle dolu nice kahramanlıkları mevcuttur. 15 Temmuz bu kahramanlıkların sonuncusu, eşi benzeri olmayan; destansı bir uyanışın simgesi olmuştur. Selçuklu dönemi öncesinde, sonrasında ise Osmanlı tarihi ve Cumhuriyet dönemi nice acı dolu darbelerle karşılaşan bu aziz millet; insanlık tarihinde yüklendiği vicdani, adalet ve merhamet misyonunu her zaman korumuş, canı pahasına bu çetin sınavdan çıkmayı başarmış yegâne millettir.
Hakkı, adaleti ve merhameti savunmak, onu tutup kaldırmak, mazlumun yanında; onun şefkat eli olmak, zalime korku vererek bertaraf etmek yüce Yaratıcı ‘nın insanlığa tarih boyunca yüklediği en büyük görevdir. Aziz milletimiz bu görevin sorumluluğunu idrak etmiş büyük millettir.
Nerede ise Habil ile Kabil’den beri mücadelesi süren asil bir görevdir bu. Allah'ın elçileri bu amaç için geldiler, yol gösterdiler insanlığa.
En sonunda aziz Peygamberimiz (s.a.v) geldi. Kendisini ve askerini övdüğü asil Türk milleti bu sorumluluğun idraki içinde olduğunu ispatladı. İnsanlık düşmanı hainlere, darbecilere hayal bile edemeyecekleri dersi verdi. İnsanlık onurumuzu, şeref ve namusumuzu, kurtarmayı bildi.
Tarih boyunca aziz milletimizin insanlığa armağan ettiği devlet-i aliye, Osmanlı devletinin oluşturduğu en yüce kurumu olan millet meclisi, aziz vatanını emperyalistlere karşı koruma mücadelesi ile destansı bir kahramanlık örneği göstermiştir. Şimdi bu yüce mecliste oluşan cumhurun ruhu, özlenen anayasal düzeni Türk tipi bir başkanlık sistemi ile başta Türk-İslam dünyası olmak üzere tüm insanlığa armağan etmek üzere çok önemli bir görevi daha bulunmaktadır. Bu mücadelede yapılan referandum ile cumhurbaşkanlığı yönetim rejimini kabul ederek önemli bir eşiği geride bıraktık. Türkiye’nin ve dünyanın geldiği bu bilgi çağının kaçınılmaz bir gerçeği ve gereksinimi olarak; geri kalmış bu anayasal sistemi yeniden kurmayı başaracağına inanıyoruz. Zira darbelerin ve darbecilerin getirip dayattığı düzenlerin ve sistemlerin beklenen çözümleri; ekonomik sosyal ve siyasi anlamda arzu edilen huzuru ve barışı sağlayamadığı görülmüştür.
15 Temmuz ruhu Ayasofya'yı açma iradesini ortaya koyan en önemli anahtar olmuştur. O muhteşem açılış da yine Temmuz ayına denk geldi. Tarihimizde 20 Temmuz Kıbrıs zaferi ve daha nice muhteşem zaferlerde olduğu gibi, 15 Temmuz ruhu ezanla, salayla ayağa kalktı ve aziz milletimizin damarlarında dolaşan asil kanı hareketlendirdi. Darbecileri, istilacı tüm şer güçleri yıldırdı ve zaferi anasının ak sütü gibi hak ederek yeniden büyük Türkiye'yi, yeniden şahlanış ruhunu bütün dünyaya gösterdi.
Türk milletinin tarihini adeta yeniden başlatan bu muhteşem zafer apaçık ortada iken kimin söz söylemeye hak ve cüreti olabilir.
Yapılacak her türlü anayasal reformlar ve sistem değişiklikleri elbette bu aziz milletin dediği ve arzu ettiği biçimde olacaktır. Bu kesin hakikati hiç bir güç ve irade değiştiremez, bunun kutsal anlamını hiç bir kuvvet bozamaz.
Artık bu aziz millet "öz yurdunda garip, öz vatanında parya olmayacaktır”. Gazi Meclisi ile, Cumhurbaşkanı ile ve vatansever halkı, kahramanlarıyla; tüm iç ve dış şer odaklarına karşı omuz omuza, imanla ve cesaretle mücadele etmiştir, edecektir. Bu gurur ve mutluluk aziz milletimizin eseridir. Bunun bahtiyarlığın bilincinde olmak çok önemli bir görevimiz ve mesuliyetimizdir.
15 Temmuz gecesi minarelerden salalar ve ezanlar okunuyordu. Her tarafta istiklal marşı “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" sesleriyle coşan ve uyanan bu aziz milletti. Göklerden gelen ulvi sesler bu yüce millete zaten beklediği coşkuyu vermeye yetmişti. Aynen Çanakkale'de Dumlupınar’da, Sakarya'da olduğu gibi bombalara mermilere ve tanklara karşı korkusuzca yürüdü bu cesur millet. Aslında o korku denen şeyi zaten çoktan öldürmüştü ve dirilen şey milletin asil azim ve iradesi idi.
Dedem Korkut'un deyişinde olduğu gibi; "Kahpe içerden olunca, kapı kilit tutmaz oğul! "Yedi kollu FETÖ ihanet örgütü kapı ve kilidi kırarak harem-i ismetimize girmeye ramak kalmıştı. Ancak hesap edemedikleri bir şey vardı. İnsanlığın ve ümmetin en şanlısı olan Türk Milleti cesaret ve yiğitliği ile kahpece kalkışılan bu darbe girişimine “dur” demeyi bildi. Hainlerin beynini dağıtmayı başardı. Elhamdülillah....
Yüce Türk milletinin İstiklal Marşı’nı yazan büyük şair Mehmet Akif; "Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım. Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım ." mısraları ile tarif ettiği öz mayamızdaki cevher böyle bir günde kendini göstermiştir. Gerçekten aziz Mehmet Akif; “Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın" derken sanki bu günleri görürmüş. Bu milletin öz benliğindeki yüce irade merhum Akif'e bu şiiri yazdırmıştı ve bizim ezeli ve ebedi İstiklal Marşımız olarak vücut bulmuş oldu. Zaten malum olduğu gibi Akif bu muhteşem eserini de Safahat külliyatına katmadı ve onu aziz millete armağan etti.
15 Temmuz’la birlikte adeta yeniden kazandığımız istiklalimiz ve istikbalimizin kıymetini bilerek geleceğe bakmak her vatandaşın en önemli ve en kutsal görevidir.15 Temmuz’dan itibaren topyekûn ayağa kalkan milletimiz yıkılmaz ve bölünmez bir cumhur (halk) olduğunu göstermiştir. Bu cumhur ruhu hala taptaze ve dipdiri olarak yaşamaktadır. Yapılan son anketlerden anlaşılacağı üzere aynen 15 Temmuz 2016’ da olduğu gibi yine aynı ruhla ayağa kalkarak her türlü darbeci iç ve dış mihraklara karşı savaşmak üzere %60 ‘dan fazla bir çoğunluk uyum içindedir. Bunun yüzdesini artırmak elzemdir. Bir devlet politikası ile önemle üzerinde durulması icap eder.
Cumhur ruhu her zaman yeniden dirilişin ve yeniden yükselişin bir heyecanı olarak önemle muhafaza edilmelidir. Yaklaşan 2023 hedefleri için azami dikkat ve fedakârlıkla gayret göstermek; 2053 ve 2071 vizyonuna sahip çıkmak, 15 Temmuz ruhuna karşı boynumuzun borcudur.15 Temmuz devlet-i ebed müddet idealinin de çok önemli bir km. taşıdır. Bu ruh İlay-ı Kelimetullah davamızın da özünü ve temelini teşkil eder. Bu amaçla, bu yolda daima bir ve beraber olmak; iri olmak diri olmak en önemli şiarımızdır.
"Kâfirler istemese de Allah (c.c) nurunu tamamlayacaktır." Saff Suresi’nin 8. Ayeti bizim için ne büyük müjde ve ne muhteşem kuvvettir. Bizim için aslolan bu doğrultuda olmak, yönümüzü ve safımızı belli etmektir. Elbette biz sefer ile görevliyiz, zafer ise Allah(cc) ‘tandır.
Ne mutlu bu hedeflere kilitlenen yüce ruhlu asil insanlara. Ne mutlu bu aziz gaye için çalışan gönül erlerine, emekçilerine, vatan, millet, dinü devlet için gece gündüz nöbet tutan kahramanlara. Bu aziz davada sorumluluk taşıyan riyaset makamındaki çncülere ve onu destekleyenlere ne mutlu ve ne mutlu bize ki bu müstesna zaman dilimini görerek yaşayan bizlere...
Ve Milli Düşünce yayın ekibi olarak gıpta ettiğimiz bu vatanın gerçek sahipleri 15 Temmuz ve tüm aziz şehitlerimize ne mutlu. Rabbim onların ruhlarını şad eylesin ve cenneti alada aziz Peygamberimiz (s.a.v) ‘e komşu eylesin. Kahraman gazilerimize acil şifalar mutlu ve huzurlu sağlıklı nice hayırlı ömürler ihsan eylesin.
Dua ve sonsuz minnetle…