Sevginin yolu samimiyettir, ihlas ve samimiyet kin ve adaletin tersine kişiyi, aileyi, toplumu nihai kertede devleti kuşatması gereken önemli bir itici güçtür. İnsanlar ilişkilerinde, işlerinde hep samimiyet ararlar, kişiyi ve de topluluğu üç beş sefer aldatabilirsiniz, ancak bu atlatma, yanıltma metodudur, bu sihirli metodu her sihirbaz dener, şu kadar ki hokuspokus bitince hokkabazlik sona erer, hakikat izhar eder, yani ilanihaye çarpıtma ve yanıltma yapamazsınız.
Bundan dolayidir ki, Yüce yaratıcı yalan, hile ve aldatmayi şiddetle zemmetmiştir, çünkü sonu yoktur, Yangına çağıran çoban misali, gerçek yangın çıktığında siz inandıracak taraftar bulamayabilirsiniz. Kendinize, O yüzdendir ki ''Aldatan bizden değildir'' buyuruyor Hz Rasul a.s. İnsan olmamızın onur ve şerefi aldatmamak ve asla beyaz da olsa yalana başvurmamaktır, yalan kişiyi kötülüğe, kötülük ise cehennemi boylatır, yalan mekanizması, iman ateşini söndürür ve ar perdesini kaldırır, bütün eylemlerinizi mübah, yasal gördürür, bundan sonrası cehennem çukuruna batmaya başlarsınız ve battıkça daha aşağılara saplanirsiniz.
Bunun günümüzdeki örneği psikolojik harp ve kara propagandadır, taraflı medya da buna dahildir. Az bir yalandan bir şey çıkmaz diyemeyiz, insanları ve toplumu delalete sürüklemenin vebali ağır olur. İşte ihlas, samimiyet, dürüstlük ve ahde-vefa değer yargılarımızdır. Bizleri eşrefi mahlukat yapıp, hayvandan daha aşağısına inmeme prensibini bize aşılayan ilahi aşı gibidir.
Hz Allah konuya Araf suresi 38 de zihinlere dikkati calib bir uyarıyla uyarır. Allah onlara; ''sizden önce geçmiş, cin ve insan topluluklarıyla beraber cehennem ateşine girin!'' der. Cehenneme giren her ümmet kendi kardeşine lanet eder. Nihayet hepsi oraya toplandığında sonrakiler, öncekiler hakkında ise, "Rabbimiz, işte şunlar bizi doğru yoldan saptırdı. Onlara cehennem atesinden kat kat azap ver" der. Allah der ki: ''Her biriniz için kat kat azap vardır. Fakat siz bilemezsiniz.''
Seçtiğimiz metod doğru değilse nereye vardığımızın bir önemi yoktur. Hayat başlı başına bir seçimdir. Hayır ve Şer doğruyu bulmak; ilahi nefha ve vicdani ruhla olur, kalbi ve vicdani kararan insanlar yolda tökezler, ilahi ifadeyle, karanlık dehlizinde sapıtırlar. İşte bu asrın şahitleri olan bizler, Rengimizi, tonumuzu ve vurgumuzu, hak, hakikat ve gerçekten yana yapmalıyız, yalan, dolan, hilakarlık, çıkmaz yoldur. Doğruluk, dürüstlük, gerçek, bizlerin yani ümmete halef olanların hem omuzunda bir yük ve hem de kaldırmamız gereken vicdani bir zorunluluktur.
Akıl, ruh ve vicdanımız hakka, hakikatte bizleri buluşturup, gerçeği, pratiğe dökerek, rahmanın iz düşümlerini yansıtmayı da bizleri muvaffak kılsın...
Hoşça kalınız...