Hoşbulduk…
Bazı mesleklerin girişi vardır, çıkışı yoktur.
O mesleklerden biri de “gazeteciliktir”…
Bizim de mesleğe girişimiz dile kolay bundan 30 yıl öncesine dayanıyor. Bâb-ı Âli’ye bir girişimiz oldu, o girişle beraber dile kolay 20 yıl mutfakta çalıştık.
Kimi zaman düzeltmenlik yaptık, kimi zaman sayfa sekreterliği, kimi zaman köşe yazarlığı. Kimi zaman gazete imtiyaz sahipliği…
Tabir caiz ise gazetecilik mesleğine dair yapılması gereken ne varsa her basamaktan birer birer çıkıp sonrasında 212 sayılı Basın Meslek Kanunu ile tekavüte ayrıldık…
Ayrılmasına ayrıldık ama…
Bir kere kanımıza giren mürekkep kokusu her geçen gün meslek arzumuzu kamçıladı.
Hasretle yanan yüreğim yavuklusunu bekler gibi yazma arzusu her geçen gün artarak devam ediyordu.
Artık frenler tutmaz oldu.
Üstüne üstlük bırakın frenebasmayı, gaza basıyorduk.
Mesleğe başladığımız ilk günün heyecanı ve ateşi hala içimizdedir. Bu duyguları bastırmanın tek yolu da tekrar yazmaktan geçiyordur.
Hâlihazırda zât-ı âlinize belki köşelerini açacak mecra bulmak zordu.
O zaman biz de kendi mecramızı kurmalıydık.
Teknolojinin bizlere sunduğu nimet olan sosyal medya hesaplarımız tam da bu mecranın işlevini görüyordu ve yeniden başlangıç için iyi bir fırsattı.
Teknolojinin sunduğu fırsatı bizler de geri çevirmedik.
Bu sefer gazete sayfalarından değil, sanal dünyadan, kendi blogumdan -bugünden itibaren haftada iki gün, gerçek yaşanmışlıklarla buluşmaya başlayacağız.
Hatta siz bu yazıyı okuduysanız, buluştuk demektir.
O zaman idealimizi yeniden gerçekleştirme adına 30 yıl önce mesleğe başladığım ilk günkü heyecanla yeniden siz sevgili dostlarımla buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Biz buradayız, bir yandan çayınızı yudumlarken bir yandan da sohbet ederiz efendim
He bu arada hoş bulduk… Hoşça kalınız...