Samimiyetle söylüyorum kendimi tam bir gerizekalı gibi görüyorum. Bu soracağım soruların yanıtını bilemeyecek kadar aptal ve devlet aklını anlayamayacak kadar budala birisiyim, bu durumda ben gerçekten gerizekalıyım.
Geçmişi şöyle bir kendimce analiz ettim.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,ABD'ye tepki gösterip Münbiç'e ilerleneceğini ifade etmişti: "Bunu görüyor mu Amerika? Sayın Obama da doğru konuşmadı şu anda Sayın Trump da aynı yolda gidiyor. Bize “Münbiç’ten çıkacağız” dediler. Peki niye duruyorsunuz? Hadi çıkın.
Kimleri getirdiniz oraya? PYD’yi, YPG’yi, PKK’yı. Biz Münbiç’e topraklarını asıl sahiplerine teslim etmek için geleceğiz.
Bizim farkımız bu."Tarih 2013 Dışişleri Bakanı Davutoğlu, PYD Başkanı Müslim'in Türkiye ziyaretinin önceden planlandığını belirterek, Müslim'in verdiği mesajların Türkiye'nin prensipleriyle uyumlu olduğunu söyledi.
Kim bu Salih Müslim ve eş başkan Asya Abdullah denen kadın? 2003 yılında kurulan PYD Kurucu eş başkanları Asya Abdullah kim? Asya Abdullah Kandilde yetişmiş bir PKK'lı, Öcalan hayranı ve Dünya üzerinde ülke liderlerini gezerek Kürt halkına bir zulüm yapılıyormuş gibi ikna turu yapan devlet başkanları tarafından karşılanan bir mikser.
Irak'ta PKK içerisinde yetişip Suriye'de PYD'yi kuran bu kadın Suriye Kamışlı yani Aynel Arap kısacası Kobani denen bölgedeler. İşte bu bölge şu an Fırat'ın ne doğusu ne batısı Urfa Ceylanpınar ilçesinin tam karşısı yani kontrol edemediğimiz sıkıntının her akşam usta yorumcuların sopalarla tahtada gösterildiği yer.
Peki burada PYD nasıl güçlendi?
ÖSO ve İŞİD hatta HTŞ ile zamanla da Esed güçleriyle çatışan PYD bir anda ÖSO ve HTŞ ile barış sağlayıp İŞİD ile silahlı çatışmaya girdi, El Nusra olarak bilinen terör örgütünün ise hala akıbeti belli değil. HDP denen PKK-YPG-PYD sevicisi DEM Parti yetkililerin biz sırtımızı PYD ve YPG'ye yasladık derken PYD olarak kimi kastediyordu? Tabiki Salih Müslim ile Asya Abdullah denen çirkef kadını.
Biz ne yaptık içeride DEM Partisini yerden yere vururken Salih Müslim denen alçak terör liderini kırmızı halıyla karşıladık ve isteğini yerine getirdik. İsteği hatırlayanınız mutlaka vardır!
Salih Müslim "Kürt bölgesi olan Kobanide yaşamakta olan Kürt halkı İŞİD ve Esed rejim askerleri tarafından öldürülüyor sürgün ediliyor bize destek olun" talebine Dışişleri bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu devlet aklını ortaya koyarak 2014 yılında sözde Kürt olan Irak Kürt yönetimi Barzani'nin peşmergelerini Irak’tan Türkiye içerisine sokup Urfa Ceylanpınar sınırından Kobani'ye sözde masum kürtleri kurtarmaya gönderdi. Türkiye topraklarından geçerlerken Lahmacun ve ayranlarını da biz Türkiye olarak ısmarladık. Bu Irak sınırımızdan alıp Suriye sınırımız Ceylanpınar'dan gidenlerin dönüşüne şahit olduk mu?
Tabiki hayır.
Aslında bin yıllık devlet aklımız biz bu peşmergeye sınırımızın 10 kilometre uzağında sınırı korumalar için yaptığımız kulelerden Türk askeri sınır ötesi harekat yaptığında PKK denen kansızların bu kulelerden Askerimize ateş açtığını dahi hatırlayamadık.
Çünkü adı peşmerge olan Barzani Kürt Özerk bölgesinin PKK ile içli dışlı olduklarını hiç bir zaman okuyamadık.Ne Baba Barzani ne Talabani ne Salih Müslim ne Asya Abdullah hiç bir zaman Türk dostu olmadı olmayacak da.
Şimdi Suriye'de adı henüz tam anlamıyla bilinmeyen kiminin Colani Kiminin Golani kiminin Cavlani ve asıl adının Ebu Muhammed el Cevlan olduğu Sayın Fidan'ın ziyaretinden sonra Ahmed eş-Şera. olarak adlandırılan ve artık kravatlı poz veren HTŞ lideri iki günde Suriye'yi teslim almıştı .
Artık Suriye'de yeni lider bu adamdı. İlk olarak MİT Başkanı İbrahim Kalın sonra eski MİT Başkanı Dışişleri bakanımız Hakan Fidan'ın temasları sonunda ABD kurulduğunda dedesinin dedesi dahi görmemiş olan Donald Trump "Suriye'nin anahtarı Türkiye'nin elinde" dedi.
Suriye'nin anahtarının bizim elimizde olduğunun söylenmesi üzerine bizim sahibinin sesi olan gazeteciler aldı sazı eline bir başarı hikayesi yazmaya başladı. Suriyeli olarak içimizde bulunan sığınmacılar dahi kurtulan Suriye için o kadar sevinmedi.
Daha önceleri yeni yılda İstanbul Taksim meydanında yeni yıl coşkusunu Suriye bayrağı açarak kutlayan sığınmacıları hatırlayınca neden özgürlüğüne kavuşan Suriye için Suriyeli sığınmacılar sokaklara bu anı kutlamak için dökülmedi diye kendi kendime sormaya başladım.
Fakat yanıt bulamadım, Suriye'de bittiği söylenen savaş için hükümet "bir ülke iç savaştan çıkınca ne hale düşüyor ibret almak için Suriye'ye bir gidip bakın" dese ülkenin yarısı Suriye'ye gitmek için kuyruğa girecek bir durumdayken Suriyeli sığınmacılardan sadece 100 bin kadarının sınır kapılarından geçtiği, bir çoğunun ise savaş öncesi kaçtıkları ülkenin şimdi ne durumda olduğunu görmeyi merak ettiği ifadeleri ile hükümet yetkililerinin arzuladığımız bir seviyede sığınmacı geçişi olmadığını vurgulamaları benim anlayacağım bir durum değil.
Bazı gazetecileri unutmamak gerek bir özel haberler şefi hanım ile nerede bir kıpırdama olsa kameramanın yanına alarak giden Nagehan Alçı ise utanması gereken savaş muhabiri erkeklere ders vermiş tavırları ile kadınların savaş muhabirliğinde erkekleri solladığını kanıtlamalarını hiç anlayamadım.
Kabul ediyorum benim bu gelişmeleri anlayacak zekamın olmaması benim bir gerizekalı oluşumun en net kanıtıdır.
Kimse yazdıklarımdan ders çıkarmaya çalışmasın.
Hoşça kalınız…